AVRUPA’DAKİ BAŞARI MODELİ: ECOPOWER
Dr. Özesmi, Belçika merkezli Ecopower kooperatifini başarılı bir model olarak öne çıkardı. 67 bin üyeye ve 57 milyon Euro öz sermayeye ulaşan Ecopower, tek bir teknolojiye bağlı kalmayıp portföyünü çeşitlendiriyor. Bünyesinde 20 rüzgar türbini, bir hidroelektrik santrali, bir kojenerasyon tesisi, bir bölgesel ısıtma ağı, 250’den fazla dağıtık çatı üstü güneş santrali ve hatta atıklardan ahşap pelet üreten bir tesis barındırıyor. Bu yapının üyelerinin son 10 yılda enerji tüketimini yüzde 50 azalttığını belirten Özesmi, her üyenin tek oy hakkına sahip olduğu demokratik yapının gücü dağıtarak gerçek bir enerji demokrasisi yarattığını söyledi.
TÜRKİYE’DEKİ MEVZUAT ENGELİ
Türkiye’de ise durumun tam tersi olduğunu ifade eden Özesmi, kağıt üzerinde 46 enerji kooperatifi olmasına rağmen toplam kurulu gücün yalnızca 20 MW seviyesinde kaldığını söyledi. Sorunun temel kaynağının 12 Mayıs 2019’da yapılan yönetmelik değişikliği olduğunu belirten Özesmi, “Kooperatiflere getirilen tek bağlantı noktası zorunluluğu, bu yapıyı neredeyse imkansız hale getirdi” dedi. Özesmi, bu kuralın kooperatifleri sadece tek bir apartman veya site ile sınırlayarak geniş tabanlı katılımı engellediğini ve gelişimi durdurduğunu ekledi.
ÇÖZÜM İÇİN YOL HARİTASI
Dr. Özesmi, Türkiye’de enerji kooperatiflerinin önünü açmak için üç aşamalı bir yol haritası önerdi.Özeski İlk olarak, EPDK’nın güven veren bir ortam yaratması ve tek bağlantı ile dağıtım bölgesi kısıtlamaları gibi yasal engelleri kaldırması gerektiğini, İkinci olarak, Almanya’daki vergi muafiyeti örneğinde olduğu gibi finansal desteklerin, YEKDEM benzeri alım garantilerinin ve KOSGEB desteklerinin devreye alınması şart olduğunu belirtti. Özesmi, son olarak Türkiye’nin 2053 iklim hedefleri doğrultusunda enerji kooperatifleri için somut ve ölçülebilir hedefler koyması gerektiğini vurguladı.