Breaking News

Ali Baturay yazdı: İflas etmiş sağlık sistemi içinde herkes risk altındadır… – Haber Kıbrıs

 
   Ailesi tarafından tedavi için hastaneye götürülen 9 yaşındaki bir çocuk hayatını kaybetti… Tam olarak ne olduğunu pek anlamış değiliz, çocuğun ailesi bazı iddialarda bulundu, öte yandan hastane yönetimi ve Sağlık Bakanlığı da bazı açıklamalar yaptı… Ailenin anlattıklarıyla, yetkililerin açıklamalarının çelişen yanları var.
   Peşin hükümlü değilim, direkt birini suçlamak değil niyetim ama aklıma birçok soru geliyor ve henüz o soruların cevapları yok. Geçmişteki olayları hatırlıyorum ve “Muhtemelen o soruların cevapları hiç de olmayacak” diyebilirim.  
   Ancak ne isterse olsun, devlet hastanemize şifa bulmak için giren bir çocuğun oradan ölüsünün çıkması, korkunç bir şeydir ve kabul edilemezdir.
    Hastanede 9 yaşındaki çocuğun hayatını kaybetmiş olması toplum genelinde hem büyük bir tepkiye hem de “başka canlar da gidebilir” diye endişeye neden oldu.
     Hükümet ve Sağlık Bakanı kabul etmese de sağlık alanında bir kaos var, sistemsizlik var, yetersizlikler var, eksiklikler var…
    Devlet hastaneleri, özellikle de Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi aşırı nüfus baskısı altında eziliyor, yetersiz kalıyor. Hiçbir şey yetmiyor… Bu kaos içinde birçok sorun yaşanıyor.
     Hatırlayın, bundan bir yıl önce Ekim 2024’te Acil Durum Hastanesi’nin yenidoğan bakım ünitesinde tedavi gören 20 günlük Mihrimah Toymuradov, ihmal sonucu mamasına su yerine saf alkol katılması nedeniyle yaşamını yitirmişti. Mamalarına alkol karışan ve bir süre entübe edilen 6 bebek ise kurtarılmıştı… Halen o olayla ilgili kimse sorumluluk üstlenmedi. “Alkollü mama” skandalı sonucu gelen ölümün ardından şimdi yine bir çocuk hayatını kaybetti ve yine kimsenin sorunluluk üstlenmeye niyeti yok. Halk nasıl tepki göstermesin?
    Şimdi 9 yaşındaki çocuğun hayatını kaybettiği son olaya bakacak olursak, hastaneden yapılan açıklamada, aileye çocuğun hastaneye yatması gerektiğinin söylendiği ama ailenin bunu kabul etmediği, bir belge imzalayarak çocuğu alıp hastaneden ayrıldığı ve ertesi gün geri geldikleri belirtildi.
    Aile ise hastaneye gittiklerinde çocuğun tedavi edildiğini ve eve gönderilip, ertesi gün gelmelerinin istendiğini söyledi. Burada aile, “Eğer burada kalmasına gerek yoksa çocuğu bu akşam götürelim mi?” diye bir soru sorduklarını; oradaki görevlinin “gidecekseniz bu belgeyi imzalamalısınız” dediğini, onların da imzalayıp ayrıldığını anlatıyor.
    Çocuğun babası, kendilerine, “Çocuk gitmemeli, gitmesi sakıncalı olur, riski var, giderse ölür” diye bir şey söylenmediğini, o nedenle çocuğu alıp eve gittiklerini belirtiyor. Hatta baba, “kalması şart mı?” diye sormuş, orada kendisine “Bir şey gözükmez, isterseniz kalsın, isterseniz alıp götürün” denildiğini iddia ediyor. Baba, “Bize ‘risk var’ deseler çocuğu alıp gider miydik?” diye konuşuyor.    
   Şimdi burada akla gelen sorular şunlar; sizce kim doğru söylüyor?
   Hastanedeki görevliler o belgeye imza attırırken aileye gerekli, yeterli bilgiyi verdi mi? Çocuğun hayati riski olduğu yönündeki bilgi, aileye anlayacağı bir şekilde anlatıldı mı? Çünkü bu aile Afrikalı… Çocuğun babası biraz Türkçe biliyor ama sonuçta yabancıdır, dilimize tam hâkim değildir. Hastanedeki görevliler, söylediklerini ailenin anladığından emin oldu mu? Aile ile Türkçe mi İngilizce mi konuştular? Aileye kâğıt imzalatmak değil marifet, o kâğıdı neden imzaladığını anlatabilmektir.
     Peki ertesi gün çocuğun ölümü, o akşam hastanede kalmayıp, eve gitmesiyle mi ilgilidir yoksa tamamen ertesi gün tomografi cihazına girerken vücuduna verilen ilaçla mı alakalıdır? Bu çocuğun, verilen ilaca karşı alerjisi mi vardı? İlaç denilen şey neydi? Narkoz verildiği de iddia ediliyor. Eğer narkoz verilmişse, tomografiye giren birisine neden narkoz verilsin? O tomografi aşamasında ne oldu da çocuk öldü? Yoksa bir kalp rahatsızlığı vardı da anlaşılmadı ve kalp krizi mi geçirdi? Çocuğun ölümüne yol açan nedir? Bu konuda kimin sorumluluğu vardır?
     Bu soruların cevap bulması gerekiyor… Cevap bulmalı ki başkaları da ölmesin… Sakın bu aile yabancıdır, Afrikalıdır diye konuyu geçiştirmeyin. Olaya yalnızca insani olarak bakın… Herkes empati yapsın, çocuğunu hastaneye götüren herkesin başına gelebilir bu korkunç olay…
     Hem Başbakan hem Sağlık Bakanı hem de hastane yönetimi gerekli araştırmaların yapıldığını, bir rapor hazırlanacağını, rapor sonucunun kamuoyuna açıklanacağını, otopsi sonucu elde edilen bulguların ileri tetkik için Türkiye’ye gönderileceğini, çocuğun ölümünde sorumluluğu olanların cezalandırılacağını belirttiler. Maalesef hiç inanmıyorum. Bu ülkede hangi olay araştırmaya, soruşturulmaya sevk edildi de ortaya bir sonuç çıktı? “Alkollü mama” skandalında da benzer şeyler söylenmişti ama hani ne oldu, bir sonuca varıldı mı, bir suçlu bulundu mu? Hayır, bulunmadı…
     Mesele şu ki, bu sistemsizlik, bu dağınıklık, bu yetersizlikler, bu yokluklar, bu yoğun nüfus baskısı altında sağlık alanı ciddi alarm veriyor. Yapamıyorlar, ülkede hiçbir şeyi yönetemedikleri gibi sağlığı da yönetemiyorlar. Böyle bir kaos içinde her zaman riskler vardır… Doğal olarak vatandaşlar korkuyor… Sağlık hizmeti bir haktır, insan hakkıdır, birilerinin lütfu değil.
    Hükümet, batmış bir şirketi andırıyor. Batmış ya da batmak üzere olan sistemi darmadağın hale dönüşen işyerlerinde, şirketlerde birçok sorun yaşanır. Sorun yaşanmaması imkansızdır. Hükümet de bu durumdadır, sağlık da dahil her taraf dökülüyor ve hayati sorunlar yaşanıyor. Bu çocuğun ölümü de bu batmış halin bir sonucudur.
    Belki Sağlık Bakanı farkında değildir ama birçok vatandaşımız alışverişten sonra sağlık için de Güney Kıbrıs’a, oradaki hastanelere gider oldu. Eşit egemen devleti ne hale getirdiğinizin farkında mısınız? Halen istifa etmeyi düşünmüyor musunuz?

source

Check Also

Çalışırken İflas Eden Sektör Olduk!” Nakliyecilerden Hükümete Acil Destek Çağrısı – afyonhaberturk.com

Aradığınız haberi bulmak için aşağıdaki alana anahtar kelimeler yazın Çalışırken İflas Eden Sektör Olduk!” Nakliyecilerden …