İlçede planlama ve altyapı dikkate alınmadan verilen imar izinlerinin şehri yaşanmaz hale getirdiğini iddia eden Sarıkaya, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bugün Menemen’de imar kanununa uyulmuyor. Herkes fazla kat alıp ve daire sayısını artırabiliyor. İmar 5 kat, ama siz 20 kat yapıyorsanız bu bir cinayettir. 25 dairelik yerde 250 daire yapılıyorsa, bu da bir cinayettir. Burada açık bir şekilde cinayet işleniyor. Jeoloji raporunu veren jeoloji mühendisinden çizimi kabul eden mimara, onay veren kontrol mühendisinden yapı denetimcisine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndaki kontrol mühendisine, imza atan imar müdürüne, izin veren belediye başkanına kadar herkes bu durumun sorumlusudur”
En sonunda bu yapıyı inşa eden müteahhitin de vicdanı rahat mı? sorusunu yönelten Sarıkaya , “Hatay depreminin ardından ne kadar süre geçti? Oradan hiç mi ders almadık? Bir arsanın tamamına yapı izni veriliyor da belediye ve bakanlık buna göz yumuyorsa cinayete ortak oluyor demektir. Bir ülke bu kadar sahipsiz olmamalı, bu kadar da göz yumulmamalı” ifadelerine yer verdi.
Yangın olsa sokağa itfaiye giremeyecek
Sarıkaya, “Sitelerin otoparkı yok, yeşil alan yok, çocuk oyun alanı yok, havuz yok… Sadece beton var. Oysa planlama yapılırken zeminin taşıma kapasitesi, yeşil alanı, altyapı hizmetleri, otopark ihtiyacı, su ihtiyacı, deprem riski, sosyal imkanlar ve kamu hizmetleri gibi birçok değişkenin göz önünde bulundurulması gerekir. İmar artışları yapılırken bu kriterlerin hiçbiri göz önünde bulundurulmuyor. Bugün Menemen’in bazı sokaklarında yangın çıksa itfaiye giremez. Deprem olsa, yardım ulaşamaz. Arsa sahipleri de bu döngüye çanak tutuyor. 5 katlık arsasına 20 kat yapılmasına izin veren biri geleceğini düşünmüyordur. Sadece haksız bir maddi kazanç elde etmenin peşindeler.”
İmar müdürü imza atıyor, kat sayısı yükseliyor
Sarıkaya, 2022’den sonra 9 katın üstünde yapılan birçok yapının ‘keyfi imar’la yükseldiğini ileri sürdü. Sarıkaya, “Mevcut imar kanununda belirtilen kat sayısının üzerine çıkılıyor. Bir imar müdürü çıkıyor, imzayı atıyor ve herkes keyfine göre kat çıkabiliyor. Menemen Belediyesi’ne gidip imar durumu sorduğunuzda net bir rakam alamıyorsunuz. Memur bile imar konusunda net bir şey söyleyemiyor ” diye konuştu.
Muhalefet şimdiye kadar neredeydi?
Muhalefet Meclis üyelerinin Menemen Belediyesi hakkında suç duyurusunda bulunmasını da değerlendiren Sarıkaya, “Bunlar sadece göstermelik. Yıllardır devam eden bu sorunlar varken neredeydiniz? Bundan önceki dönemde de imar konusunda benzer sorunlar yaşanıyordu. O zaman da kimse sesini çıkarmadı. Kamera arkasında herkes el ele, kol kola” dedi.
Yasalara uyan müteahhit rekabet edemiyor
Mevcut durumun, yasalara uygun hareket eden firmalar için haksız rekabet yarattığını belirten Sarıkaya, “Ben yıllardır Menemen’de yatırım yapıyorum ama artık bir arsa sahibiyle pazarlık edemez hale geldim. Çünkü arsa sahipleri bana “Menemen Belediyesi’ne göre mi teklif veriyorsun, yasal imara göre mi? Normal imarın üstüne bize ne kadar fazlalık vereceksin?” diye soruyor. Bu yüzden 1 yılı aşkın süredir inşaat yapmıyoruz. Çünkü biz yasal olan neyse ona uymaya çalışıyoruz. Bundan dolayı arsa sahipleri yerlerini bize vermek istemiyor. Kurallara uyanlar için haksız rekabet oluşuyor” dedi.
Tarım arazisine konut yapılıyor
Sarıkaya, Seyrek bölgesinde yapılan imar değişikliklerinin tarım alanlarının tahribatına yol açtığını belirterek şunları söyledi: “Seyrek’in merkezi tarım arazisiydi. İki metrede su çıkıyor ama buraya konut imarı veriliyor. Villakent bölgesi tamamen kayalık, aylarca kaya kırıyorsunuz ama yine de villa yapılıyor. Seyrek’in kavun kokusu eskiden Menemen’in içine kadar gelirdi. Şimdi ise bu verimli topraklara imar izni veriliyor. Böyle bir kararı kim, hangi mantıkla alıyor? Oraya imar çıkaranlar vatana ihanet etmiştir. Seyrek artık tarım ovası olarak bile anılmıyor. Menemen’de tarla vasfındaki arazilerde, ‘depo’ adı altında yapılan yapılaşmaların büyük bir sorun olduğunu vurgulayan Sarıkaya, “Bu ülkede tarım arazisine yapı yapan herkes benim için vatan hainidir. Bu açıkça bir yok etme politikasıdır” ifadelerini kullandı.
“Konut yatırım aracı olmamalı”
Sarıkaya, Türkiye’de konutun yatırım aracı olarak görülmesinin birçok sorunun kaynağı olduğunu vurguladı: “Konut barınma amacıyla kullanılır, yatırım amacıyla değil. Bugün miras yoluyla 4-5 ev sahibi olan bir genci farklı bir alana yönlendirmek çok zor. Kalifiye eleman bulamıyoruz çünkü gençler konuttan elde ettiği kira gelirine bel bağlıyor. Tarım arazilerini konuta kurban ediyoruz. Gençliği üretimden koparıyoruz.” Konut alımının sınırlandırılması gerektiğini ifade eden Sarıkaya, “Bir ailedeki kişi sayısından fazla konut alımına izin verilmemeli. Ülkenin ekonomi döngüsü betona değil, üretime, bilime dayanmalı” şeklinde konuştu.
