1908’de İkinci Meşrutiyet ilan edildiğinde hazine neredeyse boştu. O tarihte Müstakbel Maliye Nazırı olan Mehmed Cavid Bey’in ‘ecnebi sermaye’ye yani yabancı sermayeye dair görüşleri gelecek yıllarda da maliye politikaları üzerinde önemli etkiler yapacaktı.
Meşrutiyet ilân edildiğinde Sadrazam Kâmil Paşa, kabinesini kurduktan hemen sonra, boş olan hazine nedeniyle bozulan ekonomiyi düzeltmenin çareleri aramaya başlamıştı. Kamil Paşa, büyük devletlerden borç temini için teşebbüslerde bulunmuştu.
İngiltere ile başlayan yakınlık politikasına güvenilerek, bilhassa Londra kapitalistlerinden böyle bir istikrazın (borçlanmanın) sağlanabileceği ümit ediyordu.
İngiltere, Abdülhamid devrinde Osmanlı ülkesine geniş ölçüde yayılmış olan Alman ekonomik nüfuzunu sınırlandırmak ve yavaş yavaş onun yerini almak istiyordu. Fakat aylar geçti ve olumlu bir sonuca ulaşılamadı.
Yeni Gazete, 12 Eylül’de yayınladığı bir makalede, Kamil Paşa’nın dışarıdan istikraz sağlamak için teşebbüslerine devam
etmekte olduğunu yazdı.
Bir süre sonra, İttihat ve Terakki iktidarının Maliye nazırı olacak olan Mehmed Cavid Bey o günlerde “Ecnebi Sermaye” konusunda, SABAH gazetesinde bir seri makale yayınladı ve dahil olduğu cemiyetin ekonomi politikası hususunda fikirlerini topluma duyurdu.
SABAH’ta 29 Eylül’de yayınlanan ilk makalesinde “Asrın politikası iktisat politikasıdır” diyen Mehmed Cavid Bey, yabancı sermayeye başvurmadan, geri kalmış ülkelerin kalkınmasına imkân olamayacağını kaydetti.
“HİÇBİRİNDEN YÜZ AKI İLE ÇIKAMADIK”
Mehmed Cavid Bey, Osmanlı ülkesinin ekonomik durumunu da anlattığı yazısında, “Pek lekeli bir mali mazimiz var. Düyunu Umumiyenin teşkilinden evvel, borçlarımızın faizini dahi tasfiyeden izhari acz ederek (İktidarsızlığımızı ilan ederek) iflas eyledik. Düyunu Umumiyenin teşekkülünden sonra, doğrudan doğruya bu dairenin aracılığına müracaat etmek sizin akit eylediğimiz istikrazların (Borçlanmaların) hiçbirinden yüz akı ile çıkamadık.
Devlet bankası olan Osmanlı Bankasından rehin mukabilinde olarak tüccar faizinden yüksek bir faizle ve bin rica ve istirham ile para istikraz ettik. Memurların aylıklarını vermedik, müteahhitlerin alacaklarını tediyeden imtina ettik. Yirmi milyonluk bir bütçenin dörtte birini açıkla geçirdik.” tespitinde bulundu.
BEŞ MADDELİK ÖNERİLER
Mehmed Cavid Bey, şimdi yeni bir devre açıldığını, muvaffak olabilmek için de emniyet sağlanması gerektiğini kaydetti ve şöyle devam etti: “Ecnebi sermayelerinden müstağni kalamayacağımız (İhtiyaç duymamak) tayin ve tahakkuk etmiştir. Bunlardan mahrumiyet, medeniyet vasıtalarından mahrumiyettir. Yol, şimendifer, telefon, liman, rıhtım inşası, nehirlerin seyrisefere elverişli hale getirilmesi, şehirlerimizin tenvir ve tezyini… Bunlar, birer birer arzıvücut edecek ihtiyaçlardandır. Madem ki bu ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek için yabancılara muhtacız, o halde ecnebileri celbedecek (kendine çekecek) vasıtalara tevessül etmeliyiz. Bu vasıtaların başlıcalarını sıralayabiliriz:
1- Ifrattan (Aşırılıktan) kaçınmalıyız. Aynı zamanda gayet vasi bir program takibine başlayacak olursak, böyle bir programın icap edeceği masraf da vasi olacağından, sermayedarları celbetmekten (Kendine çekmekten) külliyen aciz kalmış oluruz. En mühimlerini takdim ve tercih ederek, iptida kuvayiesasiye istihsaliyemize (elde etmemize) tesir edecek teşebbüsata girişmeli, bunlar için müşteri ve talip aramalıyız. En zengin devletler bile vasi programla başlayınca muvaffak olamamışlardır.
2- Mühim teşebbüslerden hiçbirini, hiçbir nüfuz ve tesire mahkum olmayarak, aleni olarak, taliplere tevdi etmeliyiz ki hüsnüniyetimiz herkesçe malum olsun. Her teşebbüs için, ya evvelce bir şartname tanzim ederek onu ilân eylemek tarikini ihzar etmeli ve bu şeraite nazaran müşteri aramalıyız veya yüze getirmek istediğimiz teşebbüsü ilân ederek müşterilerin şeraitini dinlemeli, onlar arasında rekabet tevlid eylemeliyiz (oluşturmalıyız) . Bu da emniyeti artıracak sebeplerdir (‘).
3- Bütçemizden her türlü fazla masarifi tay ve ihraç etmeli ve varidatımızın esbabı tahsiliyesini ihzar eylemeliyiz ki, yabancılar idaremizin bir şekli muntazam kesbettiğine emin olsun.
4- Memleketin her noktasında emniyet ve selâmeti tesis etmeli; her türlü karışıklık, tecavüz ihtimalini ortadan kaldırmalıyız.
5- Şirketlerin teşekkülünü gayet serbest bulundurmalıyız. Bu vasıtalara riayet eder, bilhassa bunları tatbik mevkiine koyabilirsek ecnebi sermayelerin bize, biz talip olmadan, ehveni muvafık şeraitle hücum edeceğinden hiç şüphe etmemeliyiz..”
FRANSA’DAN MALİYE MÜŞAVİRİ TRANSFERİ
Kamil Paşa hükümetinin, maliyede ıslahat yapmak ve yıl sonunda çalışmalarına başlayacak olan Meclisi Mebusan’a normal bir bütçe taslağı sunabilmek için aldığı tedbirlerden biri de, Fransa’dan bir maliye müşaviri getirtmek olur.
M. Laurent, Kasımın ilk haftasında İstanbul’a gelir ve göreve başlar.
Bu arada İngilizlerle birlikte yeni bir bankanın teşkili için de teşebbüslere geçilir. İngilizler adına bu teşebbüsleri yürüten Sir Adam Block’tur. MONITEUR ORIENTAL gazetesi, 11 Kasım tarihli nüshasında Türkiye Milli Bankasının 3.300.000 lira sermaye ile kurulduğunu, statülerinin tasdik edilmek üzere Ticaret Nezaretine gönderildiğini bildirir.
Gazete, yeni bankanın kurucularını da şöyle açıklar: Prens Sait Halim Paşa, Eski sadrazam Sait Paşa, Adliye naziri Hasan Fehmi Paşa, Tümgeneral Mahmut Muhtar Paşa ile Şerif Paşa, müşir doktor Cemil Paşa (Topuzlu), Reşit Sadi Bey, avukat Manyasizade Refik Bey, Sir Adam Block, Sir William Witthall, Alexandre Ralli, Bogos Nubar Waşa.
Fakat bu bankanın teşkiline rağmen, İngiltere’den beklenen istikraz sağlanamaz. Dr. Bahaettin Şakir, bu yılın sonlarına doğru, bu istikrazın da sağlanamaması sebebiyle yeniden Almanya’ya bir dönüşün başladığını anlatır.
İZMİR SUİKASTI SONRASI İDAM EDİLDİ
Mehmet Cavit Bey, Cumhuriyet’in ilanından üç yıl sonra Atatürk’e suikast girişiminin sorumlularından biri olduğu gerekçesiyle tutuklandı ve yargılandıktan sonra 26 Ağustos 1926’da idam edildi. Osmanlı İmparatorluğu’nda liberalizm düşüncesinin öne çıkan isimlerinden olan Mehmet Cavit Bey, hukukçu, dil eleştirmeni ve çevirmen Şiar Yalçın’ın da babasıydı.
patronlardunyasi.com