Breaking News

İşçi alacaklarının güvencesizliğine son örnek ve TPI iflası – birgun.net

Bu son örnek aynı zamanda ülkemizdeki yerli sermayeli kimi kuruluşların sendika karşıtlığını yabancı sermayeli kuruluşların da nasıl benimsedikleri ve kendi ülkelerinde yapamayacakları benzer işveren oyunlarını ülkemizde nasıl gerçekleştirdiklerini gösteren somut bir örnektir.
İşverenlerin işçilerin sendikal örgütlenmeleri karşısında yetki itirazı ile başlayıp, işyeri kapatma, hileli iflas, mal kaçırma gibi yöntemlere başvurdukları ve işçi tarafının bu yöntemlere karşı başlattıkları yasal süreçlerin yıllarca sürdüğü, ardından bu süreçlerin çoğunun işçilerin mağduriyet ve hak kayıpları ile sonuçlandığı hepimizce bilinmektedir.
Ülkemizde konuya ilişkin yaşanılan benzer pek çok örnek bulunmakla birlikte, bunlardan en çok ses getiren ve kamuoyunca bilinen bir vaka Uzel Makine Sanayi ve Ticaret AŞ örneğidir. 1960’lı yıllarda yerli traktör üretmeye başlayan Türkiye’deki ilk büyük sanayi işletmelerinden biri olan bu fabrikada, 2013 yılında iflas kararı verilmiş ve tasfiye işlemleri başlamıştır. Ancak, 2.200 işçinin maaşları ve tazminatları yıllarca ödenmemiştir. 2020 yılında, maaşlarını 13 yıldır alamayan işçiler fabrika önünde yeniden direnişe geçmiştir. Bu olayda işçiler, 2 milyar 300 milyon lira değerindeki fabrika arsasının 223 milyona satıldığını ve kamunun zarara uğratıldığını iddia ettiler. Ayrıca, fabrika sahipsiz kaldığı dönemde üretim bantları ve traktörler parça parça çalınmış ve fabrikanın güvenlik önlemleri kaldırılmıştı.
Benzer şekilde yakın geçmişte:
• Real: Zincir marketler iflas veya tasfiye süreçlerinde işçilerin hakları eksik ödenmiş, mağduriyetler yaşanmıştır.
• Bimeks: Elektronik perakende zincirinde konkordato süreci işçilerin alacaklarının tahsilini zorlaştırmıştır.
• İş Gıda AŞ (Kentucky/Pizza Hut Türkiye): Şirketin Türkiye operasyonlarının kapanmasıyla binlerce işçi maaş ve tazminatlarını alamamış, işçiler belirsizlik içinde kalmıştır.
• Yimpaş: Geçmişteki iflas süreçlerinde çalışanlar uzun yıllar maaş ve tazminatlarını tahsil edememiştir.

Şimdi TPI somut olayına dönecek olursak akla gelen yine pek çok belirsizlik ve soru var. Bunların başlıcaları şunlar: Grevdeki bir işyeri devredilebilir mi, devralan grev ve toplu iş sözleşmesi haklarını tanıyacak mı, devir alan şirket üretimi sürdürecek mi ve işçileri çalıştıracak mı, devir protokolünde işçilerin hakları nasıl yer alıyor, devralan toplu iş sözleşmesini değiştirebilir veya sınırlayabilir mi, işçiler haklı nedenle fesih yapabilir mi?
Bu soruları çoğaltabilmek elbette mümkündür, ama bunların ötesinde akla gelen en önemli bir diğer soru da bu iflas ve devir olayının sırf sendikalaşan ve greve çıkan işçilerden ve onların haklarından kurtulmak için hileli bir iflas olup olmadığı, hatta devir alan bu adı sanı bilinmeyen şirketin paravan bir şirket olup olmadığı sorusudur.
Bu ve benzer olaylarda hep şuna vurgu yapıyoruz: Türkiye’de işçilerin karşı karşıya kaldığı en temel sorunlardan biri, işçilik haklarının devlet güvencesi altında olmamasıdır. Bu durum, iflas, konkordato veya şirket devri gibi hallerde işçilerin fiilen haklarını alamamasına yol açmaktadır. Yaşanılan örnekler işçilerin haklarının çok daha sağlam yasal düzenlemelerle korunmasının somut bir zorunluluk olduğu ve bu güvenceler sağlanmadığında mağduriyetin kaçınılmaz olduğunu göstermektedir.

source

Check Also

Çeyrek asırlık mobilya firması iflas etti! – Dünya Gazetesi

Mobilya sektörünün köklü markalarından Derince’deki Pramo Mobilya resmen iflas etti.Firmanın Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen …