Breaking News

Erol: Elektrik üretenin en güçlü silahı depolama

MEHMET KARA – ÖZEL RÖPORTAJ

Son yıllarda ekonomide yaşanan çeşitli dalgalanmalara rağmen, elektrik üretim yatırımları bir şekilde devam ediyor. Hemen her dönemde bu alandaki yatırımları tetikleyen faktörler oluyor.

Bu bazen kamu destekleri, bazen elektrik talebindeki artış, bazen büyük ölçekli tüketicilerin maliyetleri kontrol edebilmek için kendi enerjisini üretmeye yönelmesi, zaman zaman da bunların hepsi, yatırımları motive edebiliyor. 

Artıbir Enerji Genel Müdürü Güray Erol, Enerji Günlüğü’nün sektördeki gelişmeler ve şirketin faaliyetlerine ilişkin sorularını cevapladı.

Artıbir Enerji sektördeki görece yeni oyunculardan birisi, biraz anlatır mısınız, nasıl bir aktör sizin şirketiniz?

Artıbir Enerji aslında 2018’den beri, yani yedi yıldır enerji sektöründe faal. Şu anda 4 santralle 115 megavat (MW) kurulu güç ile faaliyetlerimize devam ediyoruz. Üç rüzgâr, bir güneş santralimiz var. Bunların hepsinde kapasite artışlarıyla uğraşıyoruz. Dolayısıyla mevcut güce eklemeler yapmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yani şu anki üretime dönük faaliyetlerimiz bunlar.

Sıfırdan yeni projeleriniz de var ama değil mi?

Doğrudur. Bir yandan da depolamalı projelerde ciddi bir portföyümüz var. 18 projeden oluşan 944 MW’lık bir portföye çözüm ortağı olarak destek veriyoruz. Bütün geliştirme süreçlerinde aktif rol oynuyoruz. Bunlar, Artıbir Enerji’nin de içinde bulunduğu yatırım grubunun projeleri.

Bunların ne kadarı güneş, ne kadarı rüzgâr?

Biri 150 MW’lik bir güneş enerji santrali (GES) projesi. 17 tanesi de rüzgâr santrali (RES) projesi, toplam kurulu güçleri 794 MW.

Bunlardan ilki ya da ilkleri ne zaman devreye girer?

Şu anda projelere dair devam eden izin süreçleri, ilk üretim lisanslarımızı 2026 yılının sonunda alacağımızı gösteriyor. Dolayısıyla 2027, 2028 ve 2029 dönemi bizim için yatırım dönemi olacak. Yaklaşık her sene 250’şer MW’lık tesis yapımını tamamlayıp devreye alacağımız bir gelecek var önümüzde.

Peki bunların dışında?

Yeni proje devralma, üstlenme vesaire gibi hedeflerimiz de var. Hem Türkiye içinde hem yurt dışında. Romanya, İtalya, İspanya gibi birkaç farklı pazar ilgimizi çekiyor ve çeşitli projeleri değerlendiriyoruz. Yine yurt içinde yeni yatırım fırsatlarını değerlendiriyoruz. Yeni YEKA ihalelerine dair hazırlıklar yaptık, yapıyoruz. Bizim için makul ve geri dönüşü hissedarlarımızı memnun edecek yatırımlar her zaman söz konusu.

Bu depolamalı santral projeleri biraz yavaş ilerliyor, YEKA’lar daha hızlı ilerler diyebilir miyiz?

Çok katılmıyorum. Şu anda gördüğümüz kadarıyla YEKA’ların ilerleme hızı, önceki dönemin projeleri veya depolamalı projeleri çok ayrışmıyor. Ama bugünden sonra umarız süper izin düzenlemesinin ikincil mevzuatının çıkması, bakanlıklarda gerekli hazırlıkların yapılmasıyla bir hızlanmayı beklemek hakkımız. Sektör olarak hakikaten çok emek verdik. Bakanlığımız, EPDK, diğer kurumlar çok doğru şekilde desteklerini sundular. Bugünden sonra artık projenin hızlandığını görmemiz ve bunu konuşuyor olmamız lazım.

Depolama tesisleri baz yük santrallerin yerini tutabilecek yatırımlar mı gerçekten, yoksa burada başka çözümlere mi ihtiyaç var?

Çok güzel bir noktaya değindiniz. Tamamen baz yük santrallerin yerini tutacağını düşünmüyoruz ama rüzgâr ve güneş santrallerini baz yük gibi çalıştırmaya hakikaten imkân sağlayacaklar. Sadece baz yük gibi çalıştırmak değil tabii, dengesizliği yönetmekten bahsediyoruz. Bunun yanında artık YEKDEM dönemi biten santrallerin piyasaya elektrik sattığı dönemde Türkiye’de de oluşması beklenen eksi fiyatlı pazar yapısında, depolamalı santraller yatırımcılarına en doğru gelir modelini sunmak üzere ciddi bir güvence sağlayacaklar. Teknik yönetim anlamında şebekeye dair de etkilerini düşündüğümüzde bugünden sonra depolamasız rüzgâr ve güneş enerji santrali yapmak bence giderek zorlaşacak.

Depolamalı tesisler aslında sistem operatörünün ihtiyacı mı yoksa sektöre dinamizm katacak yeni bir yatırım türü olarak mı gündeme geldi?

Aslında hepsi beraber. Şöyle, biz tabii Türkiye’de çok fazla bağlandığımız andan sonrasında şebekenin ihtiyacı veya imkânı nedeniyle santrallerin çalışmayacağı dönemleri yaşamadık. Hatırlarsanız bu sene içinde rüzgâr santralleri birkaç pazar günü çok yüksek üretim yaparken düşük talepten dolayı yat talimatı almaya başladı. Bundan yakındık, haklıydık da. Ama diğer ülkelerde de gördüğümüz, sisteme daha fazla yenilebilir enerji entegrasyonuyla, daha fazla rüzgâr ve güneş katılımıyla gerçek bir depolamalı sistem, burada bizim santrallerimizin kesintisiz üretmesini, daha esnek bir imkâna kavuşmasını sağlayacak. Yani santral sahiplerinin güçlü bir silahı olacak. Şebeke tarafında da, yani TEİAŞ veya dağıtım şirketleri tarafında da sistemi daha sorunsuz yönetmek için de doğru bir çözüm. Bunların hepsini bir araya getirdiğimizde bence herkes için kazan kazan durumu yaratacak bir yeni yatırım türü.

33.000 MW’lık bir depolamadan söz ediyoruz, bu kadar büyük ölçekli bir depolamaya şebekenin ve sektörün ihtiyacı var mı gerçekten? Daha doğrusu, bunların tamamı realize olur mu?

Geçmiş dönemdeki projelerin sayısına ve onların ne kadarının realize olduğuna bakmak lazım. Şahsi fikrim yüzde 60-65 mertebesinde realize olacağı yönünde. Bu kadar fazla depolamaya şebekenin ihtiyacı var mıydı, güzel bir soru. Bunu bence oturup bütün paydaşlar tekrar bir tartışmamız lazım. Tek başına özel sektörün veya şirketlerin fikrinden ziyade bütün sektörün fikrini masaya getirmek lazım. Tabii 34.000 MW’ın yüzde 60’ı bile yapılsa Türkiye’yi belki de önümüzdeki 5 yıl için dünyanın en büyük depolama pazarı yapar bu. Bu açıdan, ekonomik aktiviteye yön verdiği gerçek. Çünkü işte 15-20 bin MW’ı 5 yılda yapacak, bu kadar net iş planı ortaya koymuş başka bir ülke yok şu anda. Her ülke depolama faaliyetlerinde bulunmak istiyor ama 15.000 MW’tan bahseden bir ülke açıkçası yok. Dolayısıyla bunu bence lehimize kullanmak lazım. Önümüzdeki 5 yılda veya 15-20 bin MW devreye alan bir Türkiye bence bölgesel aktör olmakla alakalı başka bir iddiayı dile getirebilir artık.

Çok teşekkürler, eklemek istedikleriniz varsa almak isteriz…

Sektördeki yatırımcıların iştahı, geçen sene ilan edilmiş bu sene başında yapılan YEKA’lara katılım iştahı yüksek. İnşallah bu yıl yapılacak YEKA’lara katılım da sektördeki dinamizmimizi gösteriyor. Artıbir Enerji olarak biz de özel sektör adına yatırımlarımızı artırarak daha ciddi büyüklüklere ulaşmak istiyoruz.

source

Check Also

Hürrem Sultan Hamamı, yeşil enerji kullanımını belgeledi

Enerji Günlüğü – Mimar Sinan’ın 1556 yılında inşa ettiği, İstanbul’un simge yapılarından Hürrem Sultan Hamamı, …