Kiracıların sayısı artıyor!
Türkiye’de ev sahipliği oranı 2016’da yüzde 59,7 iken 2024’te yüzde 56,1’e düştü. Aynı dönemde kiracı oranı yüzde 24,4’ten yüzde 28’e yükseldi. OECD ortalaması yüzde 70,9 seviyesindeyken Türkiye’nin bu tabloya gerilemesi küresel trendlerin de ötesinde bir hızla gerçekleşti. Hanelerin yüzde 84,8’i konut giderlerinin bütçelerini zorladığını belirtirken, kira yükü sadece dar gelirli haneleri değil, orta sınıfı da ciddi biçimde baskı altına alıyor. Diğer taraftan mevsimsel kullanım, yatırım amaçlı bekletme veya ikinci konut edinimi nedeniyle piyasaya girmeyen ve boşta atıl kalan stok, özellikle büyükşehirlerde fiyatları yukarı çeken görünmez bir bariyer işlevi de görüyor.
Aşamalı mülkiyet ve kooperatif modelleri soruna çözüm olabilir
Uluslararası deneyimler, özellikle aşamalı mülkiyet (shared ownership) modelinin Türkiye için uygulanabilir olduğunu gösteriyor. İngiltere’de alıcı evin önce yüzde 25–50’sini satın alıyor, kalan pay için kira ödüyor; gelir arttıkça yeni pay satın alarak tam mülkiyete ulaşıyor. Türkiye’de genç haneler için benzer bir model, TOKİ veya belediyeler eliyle hayata geçirilebilir.
Ayrıca İsviçre ve Almanya’daki kooperatif konutları, maliyeti düşürürken uzun vadeli kira istikrarı sağlıyor. Bu model, hem piyasa dalgalanmalarından korunmayı hem de kolektif finansman gücü ile erişilebilirliği artırmayı mümkün kılıyor.
Sosyal kiralık konut: Kamu-özel iş birliği modeli
Türkiye’de bugüne kadar sosyal konut üretimi büyük ölçüde satılık projeler üzerinden yürütüldü. Oysa barınma krizini hafifletmek için artık sosyal kiralık konutun gündeme alınması şart. Bu üretimi yalnızca kamuya bırakmak da sürdürülebilir değil. Daha önceki yazılarımda da vurguladığım gibi, kamu–özel sektör iş birliğiyle hayata geçirilecek ‘sosyal kiralık konut’ modeli, Türkiye için en gerçekçi çıkış yollarından biri olabilir.
TOKİ’nin üretim kapasitesi, belediyelerin yerel planlama gücü ve özel sektörün finansman– uygulama esnekliği bir araya getirildiğinde; gençler, öğrenciler, mevsimlik çalışanlar ve güvencesiz haneler için erişilebilir kiralık konutlar üretmek mümkün hale gelir. Türkiye’nin önünde duran en kritik görev, bu ortaklık modelini kalıcı bir politika haline getirmektir.
(Haber kaynağı: Dünya Gazetesi köşe yazarı Prof. Dr. Ali Hepşen’in “Aşamalı mülkiyet modeli Türkiye’de uygulanabilir” başlıklı makalesinden alıntıdır)