Yaklaşık 15.000 petrol ve gaz sahasının üretim verilerine dayanarak hazırlanan Raporda, konvansiyonel petrol üretimi için yıllık zirve sonrası (post-peak) düşüş oranı %5,6 iken, konvansiyonel doğal gaz için %6,8 olarak belirlendi.
ŞİRKETLER DAHA FAZLA ÇABA HARCAMALI
Küresel petrol üretiminin %80’i ve doğal gaz üretiminin %90’ı, zirve üretimini geçmiş sahalardan geliyor. Bu durum, şirketlerin mevcut seviyeleri korumak için daha fazla çaba harcamasını gerektiriyor.
YATIRIM EKSİKLİĞİNİN ETKİSİ
Rapora göre, petrol ve gaz arama ve üretim (upstream) yatırımları durursa, petrol arzı yılda 5,5 milyon varil/gün azalacak. Bu, Brezilya ve Norveç’in toplam petrol üretimine eşdeğer bir miktar. Doğal gazda ise bu kayıp yılda 270 milyar metreküp (bcm) kayıp olarak öngörülüyor. 2010 yılında, petrol arama ve üretim yatırımlarının durdurulması, petrol arzını her yıl günde yaklaşık 4 milyon varil; doğal gaz arzındaki düşüş de yılda 180 milyar metreküp olarak öngörülmüştü.
Mevcut sahalar için yatırımlar devam etse bile, 2050’ye kadar üretimi bugünkü seviyelerde tutmak için günde 45 milyon varil petrol ve 2.000 milyar metreküp doğal gaz kapasitesinde yeni konvansiyonel sahalar gerekecek. Bu ise dünyanın en büyük üç üreticisinin (ABD, Suudi Arabistan, Rusya) toplam üretimine eşit.
“DÜŞÜŞ ORANLARI ‘ODADAKİ FİL’”
IEA İcra Direktörü Fatih Birol yaptığı değerlendirmede, “Petrol ve doğalgaza yapılan yatırımların yalnızca küçük bir kısmı talep artışlarını karşılamak için kullanılırken, yıllık yaklaşık %90’ı mevcut sahalardaki arz kayıplarını telafi etmeye ayrılıyor” dedi.
Düşüş oranlarını, petrol ve gaz yatırımlarını tartışırken “odadaki fil” olarak nitelendiren Birol, piyasa dengeleri, enerji güvenliği ve emisyonlar üzerindeki olası sonuçlara dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çekti.