Şirket, rüzgar türbinleriyle birlikte çalışacak şekilde tasarlanan bataryalı enerji depolama sistemlerini müşterilerine sunmaya başladı. Bu yeni hibrit çözüm, rüzgar enerjisinin kesintili yapısını ortadan kaldırarak santrallerin şebekeye sürekli ve öngörülebilir bir şekilde elektrik vermesini amaçlıyor.
ŞEBEKE İSTİKRARINA KATKI SAĞLAYACAK
Enercon tarafından geliştirilen yeni sistem, rüzgarın bol olduğu ve elektrik üretiminin tüketimi aştığı zamanlarda ortaya çıkan fazla enerjiyi lityum-iyon bataryalarda depoluyor. Depolanan bu enerji, rüzgarın durduğu veya üretimin düştüğü anlarda şebekeye verilerek arz-talep dengesinin korunmasına yardımcı oluyor. Şirket, bu çözümün özellikle şebeke hizmetleri ve frekans kontrolü gibi alanlarda santral operatörlerine yeni gelir kapıları açacağını belirtti. Enercon yetkilileri, depolamalı rüzgar santrallerinin yenilenebilir enerjinin şebekedeki payının artmasına rağmen sistem güvenliğini tehlikeye atmayacağının bir kanıtı olduğunu vurguladı.
ENERJİ MALİYETLERİNİ DÜŞÜREBİLİR
Enercon’un “rüzgar artı depolama” olarak adlandırdığı bu entegre yaklaşımın, sadece şebeke güvenliğine katkı sağlamakla kalmayıp aynı zamanda enerji maliyetlerini de düşürmesi hedefleniyor. Yapılan açıklamaya göre, santral yatırımcıları, ürettikleri elektriği fiyatların düşük olduğu zamanlarda depolayıp, talebin ve fiyatların yüksek olduğu pik saatlerde satarak gelirlerini yüzde on ila yüzde yirmi arasında artırma potansiyeline sahip olacak. Enercon, ilk hibrit projelerini Almanya ve Hollanda’da hayata geçirmeyi planlıyor.