Gitti Zengezur, geldi Trump!
Yeni barış güvercinimiz ABD Başkanı Donald Trump!
Birilerine fırça çekiyor, birilerini tehdit ediyor, kimine rüşvet teklif ediyor, kiminin tepesine biniyor ama Ukrayna’da, Suriye’de, Uzak Doğu’da, Afrika’da ve son olarak Kafkasya’da, anlaşmazlıkları bitirmeye, savaşları durdurmaya, çözümsüzlükleri çözmeye yönelik, kendi yöntemleri ile ilginç girişimlerde bulunuyor ve bir şekilde sonuca ulaşıyor.
Güç böyle bir şey işte… Güçlüysen, Trump bile olsan sözünü dinletebiliyorsun.
Azerbaycan; Ermenistan problemini, zor kullanarak büyük ölçüde çözmüş, bunu yaparken Rusya’nın örtülü onayını almış, Türkiye’nin açık desteğini ise her alanda yanında hissetmişti.
İşgal altındaki tüm toprakların kurtarılmasından sonra, Azerbaycan ile Ermenistan arasında imzalanan ateşkes anlaşmasının barış anlaşmasına evrilmesi uzun süredir gerçekleşememişti. Aslında hâlâ da gerçekleşmedi. Ama atılan imzalar niyet beyanı gibi olsa da geri dönüşü olmayan bir beyan artık…
Temel iki problemden biri Zengezur Koridoru diğeri ise Azerbaycan’ın talep ettiği, Ermenistan Anayasası değişikliği konusuydu.
Ermenistan anayasasında, Azerbaycan ve Türkiye topraklarına yönelik talep içeren bazı maddeler var. Azerbaycan Dağlık Karabağ’a yönelik bu anayasa maddelerinin değiştirilmesini talep ediyordu. Erivan yönetimi ise geçen yıl, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı ve Ermenistan anayasanın, komşu ülkelere yönelik herhangi bir toprak talebi içermediğini teyit eden kararının yeterli olduğunu ifade ediyordu.
Bu konu ve sınır belirleme konuları hala sürüncemede. Ancak her iki ülke için de önemli olan koridor konusu, “barış güvercini”nin devreye girmesi ile çözülmüş oldu.
2023 yılında, Enerji Günlüğü’nde, bu konuyla ilgili bir yazı kaleme almış (Zengezur Koridoru ve Kafkas Düğümü ) ve Zengezur koridoru işinin, kısa bir sürede, özellikle de bizim hayal ettiğimiz gibi, istediğimiz şekilde at koşturabileceğimiz bir çözümü olmayacağını ifade etmeye çalışmıştık.
Geldiğimiz nokta, aslında oldukça şaşırtıcı…
Trump, Rusya’nın güçsüz zamanını değerlendirip, bölgeden neredeyse tamamen uzaklaşmasını, ABD’nin ise havadan inme şekilde bölgeye yerleşmesini sağlayacak çözümü, hızlı bir şekilde gündeme getirip taraflara kabul ettirmeyi başararak, kabul etmek istemesem de başarılı bir dış politika örneği sergiledi.
Temsil ettiği ABD gücünün alternatifsizliği, olumsuz tepki verecek Rusya ve İran’ın başka sorunlarla uğraşıyor olmaları sebebi ile etkisizleştirilmiş olmaları, projenin hızlı sonuçlanmasının arkasında yatan temel unsur.
Peki ne oldu şimdi? Kim kazandı kim kaybetti? Gitti Zengezur geldi Trump derken, nasıl bir işleyişten ve süreçten bahsediyoruz?
Trump Köprüsü;
Projeye resmi olarak verilen isim “Uluslararası Barış ve Refah için Trump Rotası” (Trump Route for International Peace and Prosperity “TRIPP”).
Yapılan açıklamalardan çıkartabildiğimiz kadarı ile 42 Km’lik geçiş güzergâhı, Ermenistan’ın toprak bütünlüğü korunacak şekilde, bir ABD şirketine tahsis edilecek ve bu şirket tarafından işletilecek. Güvenlik Ermenistan tarafından sağlanacak, ABD tüm işleyişe garantör olacak.
Öncelikle karayolu taşımacılığı başlatılacak ama sonrasında demiryolu, petrol ve gaz hatları ile fiber optik haberleşme ağını içerecek.
Kimse henüz üstünde durmuyor ama, devrede bir şirket olacağına göre gelir, dolayısıyla ücretli geçişin, kullanımın söz konusu olacağını değerlendiriyorum. Bu konu ileride sıkıntılara sebep olur mu göreceğiz ama şimdilik üstü biraz örtülü geçiliyor.
Şimdilik öğrenebildiğim kadarı ile ticari gelirin yarıya yakını işletmeci şirkete, %30’u Ermenistan tarafına kalacak, kalan kısmı Azerbaycan’a mı sorusu henüz yanıtsız. Şirket çalışmalarına yönelik görüşmelerin hemen başlayacağı belirtiliyor. Zaman içinde sorularımızın yanıtını alırız.
Ortada bir gelir, bu gelire istekli taraflar ve bağlantının sağlanmasını sabırsızlıkla bekleyen Azerbaycan olduğuna göre, yakın bir gelecekte, tüm soru işaretlerinin ortadan kalkacağını öngörebiliriz.
RUSYA VE İRAN ESAS KAYBEDEN
Bugüne kadar üzerinde tartışılan koridor konusu, Ermenistan’ın kendi topraklarında Azerbaycan’a bir geçiş güzergahı sağlayacağı, bunun güvenlik ve kontrol mekanizmasının Rusya tarafından yerine getirileceği, bu koridor üzerinden insan geçişi ve ticaretin sınırsız olarak sağlanacağı şeklindeydi.
Daha doğrusu Azerbaycan ve Türkiye bunu istiyor, Ermenistan egemenlik hakları gereği, toprak veya kontrol devrinin mümkün olmayacağını, sistemin, kendi egemenlik hakları, sınır güvenlik ve gümrük yetkileri korunarak tüm bölgeyi kapsayacak şekilde oluşturulabileceğini savunuyor ve önerisine Barış Kavşağı adını veriyordu.
Rusya, bölgede yerleşik olmasını ve kontrolünü sağlayacağı için koridor fikrini destekliyor ama İran’ı da çok küstürmemek için biraz ağırdan alıyordu.
İran ise, Ermenistan ve Rusya bağlantısının zayıflayacak olması sebebiyle projeye karşı çıkıyor, kendi toprakları üzerinden sağlanan mevcut çözümün geliştirilebileceğini yarım ağızla ifade ediyor, hatta bazı projelere yönelik imzalar atılarak Aras Koridorunu gündeme taşıyordu.
Mevcut durum itibariyle, Rusya baş kaybeden gibi görünüyor. Yeni projenin, oluşumun hiçbir yerinde esamesi okunmuyor. Ukrayna batağı Rusya’yı öyle zor durumda bıraktı ki; artık bölgedeki tüm ağırlığını kaybetmiş, üstüne pozisyonunu ABD’ye terk etmiş duruma düştü.
Aynı şekilde İran’da hiç arzu etmeyeceği şekilde ABD’yi sınırlarının dibinde bulmuş oldu. Ermenistan ile kurduğu ittifak ortadan kalkerken, destekçisi Rusya’da bölgeden çekilme durumu ile karşı karşıya.
Ermenistan, zoraki de olsa kendisi için bir pazarken, Türkiye – Ermenistan gümrük kapılarının yakın zamanda açılacağını düşünürsek, bu pazarı Türkiye’ye kaptıracağı da açık.
Şimdilik biraz arka planda kalsa bile, projenin hayata geçmesi ile Kuşak Yol güzergahı olarak düşünülen koridorun ABD egemenliğine geçecek olması, Çin’i de bir başka kaybeden olarak karşımıza çıkaracaktır.
Çin bu koridoru kullanmayı çok tercih etmeyebilir, kullanacak olsa bile ABD kontrolü ve ilave giderler ortaya çıkacak olması, pek arzu ettiği bir durum olmasa gerek.
Olaya Azerbaycan açısından bakacak olursak, çok istediği koşullarda olmasa bile Nahcivan ve dolaylı olarak Türkiye bağlantısına kavuşacak olması tabii ki uzun süredir arzu ettiği sonuca ulaşmasını sağlamış olacak.
Ancak, hem istediği şekilde Ermenistan’ı dışlayamamış olması hem geçiş güzergahının maliyetinin henüz belirsizliği, Azerbaycan açısından da tam olarak istediği sonucu doğurmadı diye düşünüyorum.
Türkiye açısından ise durum biraz daha karışık. İstediğimiz bağlantı tamam ama sınırsız/kontrolsüz geçiş, güzergah üzerinde kontrol sahibi olmak gibi niyetlerimiz hayal olarak kaldı. Atılan imzaların bir yerinde olamamak ise iktidar açısından biraz can sıkıcı olsa gerek.
Yine de hızlı bir şekilde güzergahın hayata geçirilmesi, Türkiye’yi Azerbaycan ve Orta Asya/Çin ticaret transit geçişinde önemli bir noktaya taşıyacaktır.
Ermenistan ile gümrük kapılarının kısa vadede açılması ile de Türkiye’nin pek büyük olmasa da yeni bir pazar kazanımı söz konusu olacak.
ŞİMDİ NE OLACAK? SORUN ÇIKAR MI?
Tarafların olumlu yaklaşımları sebebiyle, görüşmelerin hızlı bir şekilde ve önemli sorunlar yaşanmadan sonuçlanması, karayolu taşımacılığının 2026 yılı içinde çalışır hale gelmesini bile sağlayabilir.
Demiryolu ve enerji hatlarının devreye girişi biraz daha uzun bir süreç olacaktır.
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki nihai Barış Anlaşması için de biraz daha zamana ihtiyaç var.
Ermenistan Anayasası’nda değişiklik gereği ortadan kalkmadıkça, süreç 2027’e kadar uzayabilir. Ama bundan sonra Donald Trump, kendi adını da Kafkasya-Ortadoğu Tarihi’ne kazımasını sağlayacak bu sürecin aksamasına müsaade etmeyecektir. Gerekirse liderlere biraz fırça atar, biraz tehdit eder ama süreci sonuçlandırır. Kendisi adına önemli bir başarı.
KORİDOR KİME NE MALİYET ÇIKARACAK?
Koridor kullanımının nasıl bir maliyet oluşturacağı ise muallak ve bazı sorunlara yol açabilir. Bu konu ABD ve Ermenistan dışında diğer tüm kullanıcı ve yararlanıcı taraflara sürpriz maliyetler çıkarabilir, göreceğiz.
İran, projeden olumsuz anlamda etkileniyor olmasına rağmen çok zayıf tepki vererek tarafları küstürmemeye çalışırken, bir yandan Azerbaycan’a yarım ağızla, kendi toprakları üzerinde alternatif koridor önerisi sunmaktan geri durmuyor.
Aras Koridoru adı verilen bu öneriye yönelik, sınır boyunca yeni otoyol ve tren yolu yapımını kapsayan bazı imzalar atılmış durumda ama süreç yavaş işliyor.
ABD koridorunun maliyet unsuru rahatsız edici boyutlarda gerçekleşir ve Çin tarafından, ABD kontrolünde bir güzergâh tercih edilmeyecek olursa, onun da desteğini alarak, Aras Koridoru daha ciddi bir alternatif haline gelebilir.
İran, yapacak bir şey kalmayınca bari parayı ben kazanayım, oyunun içinde olayım mantığı ile hareket edebilir ki aslında yapılması gereken de buydu ve çok daha erken girişimde bulunmalıydı.
Siyaset öngörü işi ama herkes Atatürk değil ki, bugünleri görüp, 1932 yılında, İran’dan Nahcivan bağlantısını talep etsin ve alsın.
Evet… Şimdilik pek çok şey ABD’nin istediği şekilde gidiyor.
2025 başında dillendirmeye başladığı projeyi son derece hızlı bir şekilde sonuçlandırıyor olması, Rusya’yı devre dışı bırakarak, onun boşaltmak zorunda kaldığı alanı kendisinin doldurması, Kuşak Yol projesinin bir geçiş güzergahı üzerinde söz sahibi olacak olması…Bütün bunlar ABD’yi ve dolayısıyla Trump’ı baş kazanan yapıyor ama Rusların verdiği isimle Trump Köprüsü’nün altından bir miktar daha su akması gerekebilir.
İran’a karşı yürütülen İsrail/ABD operasyonunda da oldukça sessiz kalan Çin, emek emek dokuduğu Kuşak Yol projelerinin heba olmasına ne kadar daha sessiz kalır veya kalacak hep birlikte göreceğiz.
Çin, artık bu coğrafyalarda oynanacak politik oyunların bir oyuncusu olacaktır. Bazan ön safta bazan perde arkasında…