Dr. Rahim Cavadbeyli | İran'da Demokratik Reform hareketinin iflas sebepleri ve çözüm yolları (I) – Independent Türkçe

Görsel: Independent Türkçe/ChatGPT
İran‘da 1990’nın başlarından itibaren özellikle de Muhammed Hatemi’nin cumhurbaşkanlığı döneminden başlayarak, “Demokratik Reform” esas politik jargon olarak ülkenin siyasi arenasında belirleyici söylem gibi yerini aldı.. 
Samuel P. Huntington’un makale olarak ilk defa 1993 yılında “Foreign Affairs” dergisinde yayımladığı ve daha sonra 1996 yılında genişletilerek “The Clash of Civilizations and the Remaking of World Order” (Uygarlıklar Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması) adıyla kitaplaştırdığı siyasal ve düşünsel eseri müteakiben İran İslam Cumhuriyeti’nin ıslahatçı Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin 1997’de yanıt olarak ortaya koymuş olduğu “Dialogue Among Civilizations” (Medeniyetler Diyaloğu) söylemiyle İran’da yenice gündeme taşınan “Demokratik Reform” süreci, küresel boyutta İran’la ilgili gereksinim duyulan en önemli bir konu olarak ele alındı.
Nitekim “İran’da Demokratik Reform Gereklidir” söylemi, Batı özellikle İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nin en etkin kurum ve kuruluşları tarafından açık şekilde desteklenmeye başladı.
“İran’da Demokratik Reform Gereklidir” söylemi, Batı eksenli düşünce kuruluşları başta olmakla siyasi güç odaklarının ve yetki mercilerinin İran’la ilgili en önemli şart olarak ileri sürdükleri siyasi argüman ve jargon oldu.
30 yıldır, bu süreç, ilk başta güdülen amaçlarına dair somut şekilde elde etmiş olduğu bir şeyin olmamasına bakılmaksızın hala devam ettiriliyor.

ABD başta olmakla İngiltere’nin ve genel olarak Batı eksenli aktörlerin bu demokratik reformdan beklentileri nedir?
Net ve açık şekilde bildirilmelidir ki, bu süreçten beklenilen iki amaç vardı;
Ancak 40 yıldan sonra, İran’a yönelik ciddi, sarsıcı, ağır ve yıpratıcı darbelerin indirilmesine bakılmaksızın İslam Cumhuriyeti, kültürel yozlaşmaya rağmen hem ayakta durmayı hem Çin ve Rusya ile ittifak stratejisini uygulamaya koymayı hem de kendi geniş toplumsal tabanını oluşturmayı başardı.
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
1980’lerin başından itibaren özellikle Muhammed Hatemi ile başlatılan bu Demokratik Reform Hareketi, ABD başta olmakla bütün batı eksenli aktörlerin desteğini almasına bakılmaksızın niçin başarılı olmamıştır diye sorulması lazım.
Ülkede kültürel yozlaşmanın dışında elde etmiş olduğu bir başarısı olmayan Demokratik Reform Hareketi’nin, ABD başta olmak üzere, Batı eksenli aktörlerin de teorik değil, açık, net ve somut şekilde elde etmek istedikleri esas hedeflerine de ulaşmakta büyük hayal kırıklığı yaşandı.
Hayal kırıklığının yaşanması bir tarafa hatta ülkede batı eksenli bir stratejinin ön plana alınmasını sağlamakla yükümlü olan Demokratik Reform Hareketi’nin ileri gelenlerinin büyük çoğunluğu da karşı cephenin, yanı muhafazakâr/conservative kesimin elinde batı eksenli odaklara karşı siyasi figüranlara çevrildiler.

Böyle büyük bir siyasi iflasın arkasında duran sorun nedir?
Açık ve net şekilde söyleyeceğim; bu siyasi iflasın arkasında duran faktör, hâkim muhafazakâr kesimle aynı siyasal ve ulusal söylemin paylaşılması ve kullanılmasıdır:
1925 öncesi İran’ın gerçek etniksel yapısının, kültürel ve siyasal kimliğinin tamamen göz ardı edilmesiyle beraber, 1925 sonrası modern ulus-devlet dönemi Fars dili üzerinden tahmil edilmiş olan “Pers Düşünce Sistemi”nin esas alınmasıdır.
İran’ın 1925 öncesi gerçekliklerini görmezden gelinerek alınan bütün kararlar iflasla sonuçlanır, çünkü yapay olduğu için toplumun iradesini yansıtmaz.
Ancak geçmişte olduğu gibi zorla tahmil edilebilir.
Mesela; 1925’e kadar, İran’ın Selçuklu, İlhanlı, Emir Timurlu gibi Türk devletlerinin yegâne hukuki varisi olduğu hiç konuşuluyor mu?
Konuşulmaz!
İran’ın 1925’e kadar Türk ve Türklük üzerinden yorumlandığı hiç konuşuluyor mu?
Konuşulmaz!
İran’ın 1925’e kadar asli ve kurucu unsurunun Türk olduğu hakta hiç konuşuluyor mu?
Konuşulmaz!
1925’e kadar Türk dili ile beraber Fars dilinin iki esas devlet dili olduğu hakta hiç konuşuluyor mu?
Konuşulmaz!
1979 İran İslam Devrimine kadar, İran’da “Devlet dili” hakta anayasal düzeyde bir kanun maddesinin olmadığı hiç konuşuluyor mu?
Konuşulmaz!
Fars dilinin resmi, hukuki ve zorunlu devlet dili olmasına dair ilk anayasal düzeyde kanun maddesi kabul eden devletin İran İslam Cumhuriyeti’nin olduğu hakta hiç konuşuluyor mu?
Konuşulmaz!
Evet, bunların sayısını artırabilirim.
 

İran’da ilk kez Fars dilinin resmi, hukuki ve zorunlu devlet dili olduğunu ileri süren anayasa, İran İslam Cumhuriyeti’nin anayasasıdır. Anayasanın 15’inci maddesidir.
İlk kez, bu 15’inci madde ile İran’da Fars dili resmi, hukuki ve zorunlu statü kazandı ve Türk dili de gayri resmi ilan edildi.
Nitekim Fars dili resmi nitelikte ele alınarak Fars Düşünce Sistemi anayasal düzeyde hâkim oldu, Türk dili de gayri resmi ilan edilerek, Türkler mahkûm konuma oturtuldu.
Öğrenilmesi için söyleyeyim;
Pehlevi dönemi bu Türk karşıtı uygulama ancak, Genelge, Yönetmelik ve Talimat / Yönergelerle mümkün oldu.
Çünkü Milli Meclis tarafından Meşruta Kanununda ülkenin ve devletin “resmî dili” hakta kanun maddesi kabul etme cesareti olmadı.
Bu cesareti ilk kez İran İslam Devrimi lideri Ayetullah Humeyni gösterdi. 
Şimdi soruyorum; Demokratik Reform Hareketinin ileri gelenleri, Ayetullah Humeyni’den veya mevcut dini lider Ayetullah Seyyed, Ali Hameneyi‘den daha artık mı Fars Düşünce Sistemine bağlı olacaklar!
Daha çok bağlı olsalar ne yazar!
Uygulanmakta olan düşman hukukundan (Enemy Criminal Law) daha ağır ve ölümcül uygulamalar mı yürürlüğe konulacaktır?!.
İran İslam devriminin kurucusu Ayetullah Humeyni, İran’da, İran tarihinde ilk kez olarak Fars dilini anayasal düzeyde resmi, hukuki ve zorunlu dil olarak tescilledi ve Türk dilini gayri resmi ilan ederek Türklerin mahkûm duruma düşürülmesini sağladı.
Ayetullah Seyyed Ali Hameneyi ise Fars Düşünce Sistemine ne kadar derinden bağlı olduğunu uzun süreli liderliği döneminde sübut etti.
Fars diline hizmetleri ve merkezi eyaletlere yönelik tanımış olduğu ayrıcalıklar sıradan örnekler olarak gösterilebilir.
Burada değerli okurlarım için sıradan bir örnek vereceğim;
1925’te İran, modern ulus-devlet dönemine 10 milyon nüfusla başladı.
Günümüz itibarıyla 9 kat artışla 90 milyon oldu.
1925 rakamlarına göre:
Ayrıca;
Bu etnik istatistik verileri, sanayi, hizmet sektörü, bilimsel ve kültürel faaliyetlerle ilgili mevcut verileri karşılaştırmalı şekilde verirsem eğer, Fars dilli olmayan bölge ahalisine karşı gerçekten düşman hukukunun uygulandığı açık şekilde görülür.
Bu istatistik verilere değinmekten amaç, ülkedeki gelişme ve nüfus ve servet artışı açısından bölgeler arasındaki uçurumu göstermektir. 
Mesela şu an bu satırları yazarken Huzistan’ın İbadan/Abadan şehrindeki Hurul’Azim (هورالعظیم) bataklığı ve Azerbaycan’ın Urmu Gölü tamamen kurumak üzereyken temmuz ayında İsfahan Sanayisi su sorunu yaşamasın diye dünyanın en büyük su projelerinden sayılan Fars Körfezi/Umman Denizi Su Transferi Projesi’nin açılışı yapıldı.
Umman Denizi (ve/veya Basra Körfezi) kıyılarından deniz suyunun alınarak tuzdan arındırıldıktan sonra boru hattı üzerinden Yezd, Eşfahan, Kerman, Hürmüzgan ve bazı Kuzeydoğu illerine ulaşmasını kapsıyor.
 
 
Toplam boru hattı uzunluğu: Yaklaşık 3 bin 700 kilometre.
Proje, Birleşik olarak “Fars Körfezi/Umman Denizi Su Transferi Projesi” (Hope Transfer Line) olarak anılıyor.
Proje ilk aşamasından itibaren yaklaşık 2,7 milyar ABD doları finansman gerektirdi.
İlk etaplar için 2,5 milyar euro, projenin genişletilmesiyle birlikte toplam yaklaşık 3,9 milyar dolar finansman öngörülüyor.
Fars dilli olmayanlara karşı düşman hukukunun uygulandığı bir ortamda, İran’daki Türklüğü inkâr eden, Fars Düşünce Sistemini esas alan Demokratik Reform Hareketi’nin toplum tarafından karşılık bulmasını beklemek, en afifinden saflık olur.
Şimdi bu ortamda Demokratik Reform Hareketinin liderleri, gayri Fars dillilere karşı düşman hukukunun uygulandığı bir dönemin kurucu lideri sayılan Ayetullah Humeyni‘den veya mevcut lider Ayetullah Hameney‘den daha mı Farsçı olacaklar?
Çözüm yolu bu mu?
Resmi denilebilecek bazı verilere göre mevcut durumda ülke nüfusunun yüzde yetmişinin Fars dilli olmadığı ve Farsça konuşmadığı açıklandı.
Böyle bir ortamda etnik açıdan ülke nüfusunun ortalama yarısından çoğunu oluşturan Türkler başta olmakla Lar, Lor, Lek, Gilek, Kırmanci, Gurani, Surani, Beluç, Arap gibi yöresel ve bölgesel toplulukları yok sayan Fars Düşünce Sisteminin neye dayanmasına bakılmaksızın halk tarafından karşılık bulmasını beklemek asla doğru değil.

Böyle bir durumda yapılması gereken nedir?
Evet, İran’da Demokratik Reform‘a su hava gibi ihtiyaç vardır.
Baş verebilecek insani faciaları önlemek için buna ihtiyacımız var.
Ancak mevcut durumda uygulanmakta olan bu Pers Düşünce Sisteminin siyasal ve ulusal söylemi ile mümkün değildi.
Söylemin kendi içinde büyük bir reforma ihtiyaç var.
Fars dillilerin 7-8 eyalette çoğunluk oluşturmasına rağmen ülkenin 30’a yakın eyaletinde tarihen olduğu gibi bugün de varlığını hissettiren Türkler için elle tutulur somut bir şeyler vadedilmelidir.
Demokratik Reform Hareketi‘nin, ülkenin asli ve kurucu unsuru olan Türkler için somut şekilde ne vadettiği açık şekilde belirtilmeli. 
İran’da gerçek Demokratik Reformun yolu, azınlıkların hak ve hukukları dahil, 1925’e kadar olduğu gibi, Türk dilinin Fars dili ile beraber resmi, hukuki ve zorunlu devlet dili olmasını kabul etmekle başlar.
Ülkenin asil sahiplerini dilsiz bırakmakla tatbik edilen kültürel soykırımla Demokratik Reform olmaz, olsa da kaosla sonuçlanır.
Bu da İran başta olmakla bölge için bir facia olur.
Demokratik Reform Hareketinin başarısızlığının en esas nedeni; ülkenin asli ve kurucu unsuru olan ve tahminen bütün eyaletlerde kendi varlığını hissettiren ve tamamen kendi dil ve kültüründen yoksun bırakılan Türkleri ya yok sayan ya da yöresel ve bölgesel topluluklar düzeyinde muameleye tabi tutan bir yaklaşımın hâkim olmasıdır.
Bu da ister istemez Türklerin ezici çoğunluğunun mevcut koşullara bağlı kalmaya ve sistem etrafında birleşmeye zorluyor.
Başka bir ifadeyle Demokratik Reform Hareketi, Türklere Türk olarak bir gelecek tanımamakla onları mevcut sistem etrafında birleşmeye mahkûm ediyor.  
Demokratik Reform için ilk önce bu siyasal ve ulusal söylemdeki tanınmış ayrımcılık ve ayrıcalıklar ortadan kaldırılmalı.
Atalar sözüdür;
İran’ın bir avuç toprağını eline alıp sıksan, Türkün kanını fışkırır.

Gerçek Demokratik Reform, İran’da Türk kimliğini yok saymakla değil, tam tersine Türk ve Fars dillerini esas alan bir yaklaşımla mümkün. 
İran’da Demokratik Reform Hareketi’nin ileri gelenleri ve düşünürleri bu meseleye objektif biçimde dikkat gösterdikleri takdirde, Demokratik Reformlar ülke ve bölge için parlak bir gelecek vadedebilir.
Unutulmamalı; İran’da mevcut ulusal ve siyasal kimlik olarak tahmil edilmiş olan Pers Düşünce Sistemi, İran’ı Arap Birliği ile Türk Birliği arasında bir çıkmaza mahkûm etti.
İran 1925’e kadar, Arap yarım Adası ve Ortadoğu’dan ziyade Anadolu, Kafkasya ve Orta Asya Türklüğü ile iç içe bir bütünlük içinde oldu.
Ülkenin asli ve kurucu unsurunun Türk olmasını da esas alarak, İran’ın bugün Ortadoğu ve Arap Birliği ile değil, Türk Birliği içinde değerlendirilmesi gerekir.
Demokratik Reformların gerçekleşmesiyle İran, Türk Birliğinde tarihi görevlerini üstlenir.
İran, Türkiye, Azerbaycan ve diğer Türk devletleriyle birlikte, güçlü, büyük ve müreffeh Türk Birliği’nin oluşturulmasında ve dolayısıyla Hindistan, Rusya ve Çin arasında en önemli Denge unsurunun teşkil edilmesinde müstesna rol oynayabilir.
Bu çerçevede var olacak İran, Türkiye ile omuz omuza hem ABD hem de AB ile oldukça geniş sahada ortak çıkarları paylaşabilirler.
Yazının ikinci bölümünde İran’ın Türk Kültür Havzası’na yönelik jeopolitik konumu değerlendirilecektir.
 
 
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish

source

Check Also

TPI Composites iflas başvurusunda bulundu, 82,5 milyon dolar DIP finansmanı sağladı – Investing.com Türkiye

TPI Composites iflas başvurusunda bulundu, 82,5 milyon dolar DIP finansmanı sağladı  Investing.com Türkiyesource

Bir Cevap Yazın